30 Mart 2020 Pazartesi

PANDEMİ VE ENTROPİ

PANDEMİ VE ENTROPİ 


Şu sıralarda Aralık 2019'da başlamış olan Çin'in Hubei bölgesinin başkenti olan Wuhan kökenli SARS-CoV-2 olarak adlandırılan, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik'te yer alan çeşitli ülkelere yayılmış salgın, 11 Mart 2020'de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan yeni bir virüsün neden olduğu küresel bir salgını yaşıyor olduğumuz günlerde, konuya farklı bir perspektiften yaklaşmak istedim.

PANDEMİ NEDİR?

Pandemi kelimesi, kullanımı 17. Yy. oralarına uzanan, Yunanca ‘tüm’ anlamına gelen ‘pan’kelimesi ile ‘halk’, ‘insanlar’anlamına gelen ‘demos’kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuş ‘tüm insanları etkileyen salgın şeklindeki hastalık için kullanılmaktadır. (1) Tüm canlılar gibi virüs ve bakterilerin de temel amacı çoğalmaktır. Burda Enerjinin Korunması Yasası gereği cansız moleküller birleşerek ‘Arkea’ denilen  canlı tek hücreyi oluşturmuşlardır. Arkealar Entropinin artması gereği olarak bölünerek çoğalırlar. Arkealar ile Bakteriler tek hücreli canlılar olup, ‘prokaryot’ adıyla tanımlanmışlardır. Prokaryot sözü ‘pro’ önce ve ‘kartot’ çekirdek sözlerinden oluşmuştur. Zira arkeaların ve bakterilerin hücre çekirdekleri yoktur. Tek hücrelilerin birleşmesiyle yeni bir yaşam türü dünyaya yayıldı. Bunlar ilkel bitkiler ve ‘protista’ denen çok hücrelilerdir. Alttaki resimde sağ tarafta protista örnekleri görülüyor. Protista yaşam türleri zamanla mantarları ve hayvanları oluşturdular.’(2)
 
Gorsel: Haluk Berkmen Pandemi


Entropi ve Enerji

Peki Enerji Korunumu Yasası ve Entropi Yasası nedir?

ENERJİ KORUNUMU YASASI VE ENTROPİ YASASI

Evrende varolan herşey bir enerji yoğunluğudur ve bu yoğunluk bir süre değişime dirense de, belli bir süre sonra değişim üstün gelir. (3) ) Enerji, cisimler arasında aktarılabilir ve aktarım sonucunda aynı ya da farklı türlere dönüşebilir. Buna enerjinin aktarımı ve dönüşümü denir.

Enerji farklı türlere dönüştüğünde, başlangıçtaki enerji dönüşümden sonradaki enerjiye eşit olur. Enerji yoktan var edilemez, ya da yok olamaz. Enerjinin bir türünde bir azalma varsa, başka türünde artış vardır demektir.

Enerji kaybolmaz, toplam miktarı azalmaz ancak farklı bir türe dönüşür. Buna enerjinin korunumu 
yasası denir.(4)

Entropi  ise genellikle “düzensizlik” veya “rastgelelik” ile ilişkili termodinamik bir niceliktir. Bir sistemdeki moleküler özgürlük derecesini ölçer. Termodinamiğin 2. Yasasına göre: “termal olarak izole edilmiş bir sistemde, entropinin ölçüsü, maksimum değerine ulaşana kadar her zaman zaman içinde artmalıdır”. Başka bir deyişle: kaosa ulaşana kadar. (5) İlk kez 1850’de Alman fizikçi  Rudolf Clausius tarafından kullanılan Entropi terimi Eski Yunanca trópē τρόπη  "dönüş" sözcüğünden en+ önekiyle türetilmiştir. (6)














Görsel: Matematiksel.org

Bilgi kuramından Fiziğe, Felsefeden Teolojiye karşılık bulan bu yasa temelde sisteme dışardan enerji verilmediği sürece düzenin düzensizliğe, düzensizliğin de kaosa dönüşeceğini ifade eder. Bir örnek vermek gerekirse devrilen bir kitabı düzeltmek için devirirken harcanan enerjiden fazlasını kullanmak gerekir, potansiyel enerjinin bir kısmı ısıya dönüşmüştür ve geri getirilemez. Bu durum aynı zamanda Evren’deki düzensizlik eğilimini de anlatır.(7)

Her “var olan” nesne veya olay için şu noktaları hatırlatmakta fayda vardır: 1. Her var olan nesne birçok parçacıktan oluşmuştur. Tek parçacık kavramı geçerli olmayan bir tanımdır. Elementer (temel) parçacıklardan proton, nötron gibi parçacıkları dahi oluşturan alt-parçacıklar vardır. 2. Bu bakımdan doğada gördüğümüz her türlü olay veya nesne için istatistik mekanik kavramları geçerlidir. Zira çok parçacıklı sistemlerin davranışlarını istatistik olarak açıklayıp kavrayabiliyoruz. 3. Her “var olan” olay veya nesne bir gruplaşma veya yerel olarak yoğunlaşma olduğundan anlık kapalı bir sistem olarak tanımlanabilir. 4. Her gruplaşma veya yoğunlaşma bir denge durumu olduğuna göre etki-tepki yasasına göre her etki karşıt ve eşit bir tepki yaratacağından, tepki kuvvetinin görevi etkiye karşı koymak ve dengenin bozulmasına engel olmaktır. 5. Etki-tepki dengesi sürekli gibi görünse de, her an kendini yenileyen süreksiz bir oluşumdur. (8)

Entropiden bahsederken elbette 1944 te bilim dünyasında hala kabul gören ve referans alınan 1944 basımlı ‘Yaşam Nedir?’ kitabında da Negatif Entropi ( Negentropi) den bahseden, moleküler biyolojinin doğumunu ve DNA’nın yapısının keşfine neden olan kaynaklardan birini oluşturan Avusturyalı fizikçi Erwin Rudolf Alexander Schrödinger’den de bahsetmek yerinde olur. 

 ‘Negentropi’ veya‘negatif entropi’ Schrödinger’in Yaşam Nedir? [1], içinde yazdığı, “Bir equilibrium’un (denge, denklik) durağan durumuna atıl durumdaki hızlı bozulmadan kaçınarak
.... Bu kadar esrarengiz görünüyor… Bir organizmanın beslediği şey negatif entropidir.” Ancak daha sonra bir dipnotta Schrödinger, 'negatif entropi' iledüşündükleri için, negatif düşünceyi sadece negatif bir işaretle entropi olarakgerçekten serbest enerji anlamına geldiğini açıklıyor. Sonraki yazarların çoğu,'negentropi' yi serbest enerji olarak ifade etmenin hatalı olduğunu kabul etmişlerdir [2,3]. Buna rağmen, terim biyologlar tarafından günümüzdegüneşin radyasyonu olduğu yaygın bir bilgidir. kullanılmaya devam ediyor ve aralarında en yetkili olanın başlangıcındanbaşlayarak: "Tüm enerjimizin ve negatif entropimizin nihai kaynağının güneşin radyasyonu olduğu yaygın bir bilgidir.(9)
Bu yasalar ve pandemi arasında nasıl bir bağ kurulabileceğine geri dönersek, Canlı varlıklar varlıklarını sürdürmek için yok olmadan önce çoğalırlar. Yumurtlamak, yavrulamak, tohum salmak, doğurmak olguları hem Entropinin artıştı yasasının gereğidir; hem de Enerjinin korunumu yasası gereğidir. Çünkü çoğalmayı sağlayan bir itici kuvvet ve var olmayı sürdürmeyi sağlayan bir çekici kuvvet vardır. Günümüzde virüslerin artışı temel bir itici kuvvetten ve insanların evlerine kapanışı temel bir çekici kuvvetten türemektedir.(10)
Öte yandan Hızlı yayılmalarının nedeni Enerjinin korunması ve Entropinin artması ilkeleri gereğidir.
Kısaca değindiğimiz bu temel bilimsel yasalardan yola çıkacak olursak, virüsün hareketleri, yayılma hızından, insanların ve toplumların biyolojik, fiziksel, içgüdüsel ve duygusal olarak verdiği tepkilere kadar aslında olan her şey ve her olgu Evrensel diyebileceğimiz yasaların çerçevesinde oluşmaktadır. Bu nedenle, bu tür kolektif, küresel etkisi olan büyük ölçekli olaylara tepki verir ve anlamaya çalışırken, aklın, bilimin ve Evrensel bir bakış açısının filtrelerinden geçirmek sağlıklı bir şekilde bu dönemi yaşayıp geride bırakabilmemize katkıda bulunur şeklinde düşünüyorum.

Derleyen ve yazan: Tuba Kızılkan

Kaynaklar:
  1. .         https://www.etymonline.com/word/pandemic
  2. .       Doç. Dr. Haluk Berkmen Pandemi 24 Mart 2020 fb makale
  3. .       Doç. Dr. Haluk Berkmen İki Temel Kuvvet  22 Mart 2020 fb makale
  4.       http://bilgioloji.com/pages/fen/fizik/enerji/enerjinin-korunumu-yasasi-ne-demektir/
  5. .       https://www.here-cc.com/coronavirus-entropy-crisis-management-2/
  6. .       https://www.etimolojiturkce.com/kelime/entropi  
  7. .       https://www.matematiksel.org/entropi-termodinamigin-meshur-2-yasasi/
  8. .       http://www.halukberkmen.net/pdf/332.pdf
  9. .        https://www.researchgate.net/publication/255612623_What_is_Schrodinger's_Negentropy(1. E. Schrödinger What is Life? Cambridge University Press, Cambridge, 1944.
     2. L. Brillouin, L. Science and Information Theory, 2nd ed., Academic Press, New                York, 1962.
           3. Penrose, O. Foundations of Statistic Mechanics, A Deductive Approach, Pergamon   Press, Oxford, 1970.
       10. https://www.facebook.com/haluk.berkmen/posts/10157277908641342

14 Mart 2020 Cumartesi

EVRENSEL BİR SEMBOL OLARAK YAŞAM AĞACI(HAYAT AĞACI) VE BİLGELİĞİ


EVRENSEL BİR SEMBOL OLARAK YAŞAM AĞACI (HAYAT AĞACI) VE 

BİLGELİĞİ


Görsel: grdominicans.org

Kökeni tarih-öncesi devirlere kadar uzanan Hayat Ağacı(yaşam ağacı), farklı kültür, öğreti ve tradisyonlarda kullanılagelmiş evrensel bir sembol olarak karşımıza çıkar. Asya ve
Avrupa’nın tarih-öncesine ait kalıntılarda dallarına ruhu simgeleyen iki kuşun bulunduğu bir çok yaşam ağacı figürüne rastlanmıştır.
Yaşam ağacının tradisyonlardaki kullanımını ele almadan önce ağacın şu özelliklerini anımsamakta fayda var:
1-      Ağaç üç ortamı kucaklayan üç kısımdan oluşur: Ağaç, herşeyden önce yeraltındaki kökler, yerdeki gövde ve nihayet göğe uzanan çiçek ya da meyvelerin ve yaprakların bulunduğu dallarıyla bu üç ortamı irtibatlandırdığından, irtibatın sembolüdür.
2-      Ağaç, göğe doğru büyümesiyle, dikey ilerlemenin, yani her anlamda, “yükselme”nin sembolüdür.
3-      Ağaç, tıpkı sinir sistemi gibi olan biçimiyle,en ücra noktaya kadar yayılmanın ve beslenmenin sembolüdür.
4-      Yapraklarını kaybeden, fakat her ilkbaharda yeniden yapraklanan ve çiçeklenen ağaçlar da, sayısı defa tekrarlanma gösteren bu özellikleriyle, yeniden canlanmanın ve ölümsüzlüğün sembolleridir. [Bu yüzden, Avustralya’daki Aborijin yerlileri ağacı her enkarnasyon ve dezenkarnasyon(ölüm) sırasında kullanılan bir tür göbek kordonu olarak kabul ederler ve bu nedenle, bir gelenek olarak, ağaç diplerine veya dallarıba göbek kordonu ve plasenta bırakırlar.] (1)

Hayat Ağacı’na dair  ilk izlere M.Ö. 3000 ve sonrasında Aşağı Mezopotamya’da Sümerler’de rastlanır ve yaşam ve ölüm döngüsünü ve kozmik yenilenmeyi simgeler.


Asur yaşam ağacı bir dizi düğüm ve çapraz kesişme çizgileriyle temsil edilir. Görünüşe göre önemli bir dini sembol olan yaşam ağacı genellikle Asur saray rölyeflerinde insan veya kartal başlı kanatlı geni veya Kral eşliğinde, kova ve koni ile kutsanmış veya döllenmiş bir sembol olarak bulunur. Asurbilimciler bu sembolün anlamı konusunda fikir birliğine varmamışlardır. "Hayat Ağacı" adı ona çağdaş akademia tarafından atfedilmiştir; Asur kaynaklarında kullanılmaz. Aslında, sembole ilişkin hiçbir metin kanıtı olduğu bilinmemektedir.

Gılgamış Destanı, ölümsüzlük için benzer bir arayıştır. Mezopotamya mitolojisinde Etana, ona bir oğul sağlamak için bir 'doğum bitkisi' arar. Bu, Akkad'dan (MÖ 2390-2249) silindir contalarda bulunan sağlam bir antik çağa sahiptir.
. Ağacın dalları, sapın sağ ve sol taraflarına eşit olarak bölünmüştür, her dalda bir yaprak ve ağacın tepesinde bir yaprak vardır. Hizmetçiler, sanki ağaçla ilgileniyormuş gibi ellerinden biri yukarı kaldırarak ağacın her iki yanında tasvir edilir. (2)

Görsel: ancient-origins.net

Semitik gelenekte Hayat Ağacı’nı literatüre girişi Tevrat’ta geçen “Tanrının bahçe ortasına Hayat Ağacı’nı ve Bilgi Ağacı”nı dikmesi ile başlayıp; Âdem-Havva’nın Şeytan’ın tahriki ile bu ağacın yasaklanan meyvesinden yedikleri için cennetten kovulmalarıyla devam eder. Yenilen elma bilgidir; yılan ya da şeytan akıldır.” Hayat Ağacı, çoğu efsanelerde, Kaybolan Hazine ya da Kelime gibi, mitos kahramanın önüne çıkan çeşitli engellere rağmen aradığı ve ulaşmak istediği ana hedef ve amaç olarak gösterilir.” (3)

Kabala öğretisinde Hayat Ağacı
Kabalistik hayat ağacında ilk sefira Kether’dir. Kether matematiksel olarak bire karşılık gelir. Burada her şey birlik içerisindedir. Karşıtlar yoktur. Kether’den, sonra bir sonraki sefirot olan Chokmah (bilgelik) var olmuştur. Kabalacılar Chokmah’dan baba olarak söz ederler. Chokmah üçüncü sefirot Binah’ı (anlayış) var etmiştir. Bundan da ana olarak söz edilir. Bu üç sefirot göksel olanlar diye anılır. Yaratılışın geri kalanı bu üç sefirottan var olur.
“Parlak” sözcüğünden gelen Sefira, belirli bir özelliğin parlaklığıdır. Her Sefira, birbirini etkileyen güçlerin tüm sistemidir.
Kabalistik inanca Sefiralardan başka başka hiçbir şey yaratılmamıştır. Bütün evren, gezegenler, insanın içsel parçaları, insan psikolojisi, zihin, herhangi bir sistem bu bölümlerden ve onların hiyerarşisinden oluşur.

Görsel: en.wikipedia.org/kabbalah
Görün ki, bütün oluşacaklar oluşmadan ve yaratılanlar yaratılmadan önce
Üst Işık tüm var oluşu doldurmuştu.
Ve, boş bir atmosfer, çukur, ya da kuyu gibi hiçbir bir boşluk yoktu,
Ancak hepsi basit ve sınırsız bir ışıkla doldurulmuştu.
Baş ya da kuyruk gibi bir kısım yoktu,
Ancak her şey, basit, yumuşak ışıktı,
Pürüzsüz ve eşit bir şekilde dengeli,
Ve onun adı Sonsuz Işık’tı.
Ve O’nun iradesine sadece dünyayı yaratma ve
Oluşanların oluşması arzusu geldiğinde,
Dünyaların yaratılış sebebi,
O’nun eylemlerinin, isimlerinin ve unvanlarının mükemmelliğini
Aydınlığa çıkarmaktı,
Ondan sonra O, Kendini ortada,
Tam olarak merkezde sınırladı,
Işığı sınırladı,
Ve Işık, o orta noktanın etrafından
En uzak kenarlara çekildi.
Ve orada boş bir alan kaldı,
Orta noktada dönen bir boşluk.
Ve boş noktanın etrafında
Sınırlama öyle tekleşti ki
Boşluk onun etrafında
Pürüzsüz bir daire çizdi
Orada, sınırlamadan sonra,
Bir boşluk ve alan oluşturduktan sonra
Sonsuz Işık’ın tam olarak ortasında
Bir yer oluşturuldu,
Oluşanların ve yaratılanların yaşayabileceği bir yer.
Sonra, Sonsuz Işık’tan bir çizgi aşağı sallandı,
O alanın içine, aşağı indirildi.
Ve bu çizgi aracılığıyla O, oluşturdu, yarattı, şekil verdi,
Ve tüm dünyaları yarattı.
Bu dört dünya var olmadan önce
Akıl almaz gizli teklikte bir sonsuzluk, bir isim vardı.
Ve hatta O’na en yakın olan açılarda,
Sonsuzlukta hiç bir güç ve edinim yoktur
Çünkü O’nu algılayabilecek akıl yoktur,
Zira O’nun yeri, sınırı, ismi yoktur.
ARİ
Büyük 16.yy Kabalisti(4)

Çin tradisyonundaki yaşam ağacı (Kiyen Mu) ölülerin bulunduğu öte-alemi bünyesinde barındıran bir ağaçtır; dokuz dallı, dokuz köklü olup dokuz göğe ve dokuz kaynağa dokunur. Kafkas tradisyonlarında tepesi göğe değen ağacın kökünden bir pınar fışkırır. İsmaili tradisyonunda ise yedinci göğü aşan ağaç “hakikat” in sembolüdür.(5)



 Eski Türklerde Hayat Ağacı
Eski Türk inançlarında kutsal ağaç motifinin çok önemli bir yeri vardır. Eski Türkler başlangıçta yüce bir yaratıcı inancına sahip olmakla beraber tabiat varlıklarını da kutsal kabul etmişlerdir (İnan, 1987: 30). Hayat ağacının Türk inançlarında çok çeşitli sembolik anlamları vardır ve hayat ağacı Türk boylarında farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Fakat genel olarak “Bay terek” ve “Baygaç- Bayağaç” olarak adlandırılır. Yeryüzünün merkezinden Tanrı katına yükselen bu ağaç, yer ile gök arasındaki kutsal değnek olarak da tanımlanır. Bu değnek, gökyüzündeki ve yeraltındaki ruhların bir geçiş yoludur.(6)


Özet olarak, bir çok kültür, öğreti, din ve tradisyonda yeri olan ve çeşitli mit ve efsanelere konu olan, “Dünya ağacı, Kozmik Ağaç” gibi adlar da verilen Yaşam Ağacı sembolü, yeraltı yeryüzü ve gökyüzü arasındaki iletişimi sağlayan bir sembol olarak değişim, doğum, türeme, ölümsüzlük, gençlik, gerçeklik, hayatın yenilenmesi, canlılık, sırra erme, yaratılış, dünyanın kutsallığı gibi kavramları taşır. Bu anlamda bana, Hermes Trismegistos tarafından yazıldığı kabul edilen Zümrüt Tablet’teki (Tabula Smaragdina)  ünlü deyiş; 

“Aşağıda ne varsa yukarıdaki gibidir ve yukarıda ne varsa aşağıdaki gibidir.” ve
“Bütün nesnelerin, yalnız Bir üzerine düşünme ile yal­nız Bir’de çıkması gibi, intibak ile bu bir şeyden doğarlar.” Maddelerini hatırlatıyor, tek bir somut kavram altında bir çok ve katmanlı anlamı ve aradaki bağlantıları bulmak ve anlamak ta bize düşüyor.

Yazar : Tuba KIZILKAN

Kaynaklar:

1-Semboller Ansiklopedisi, SALT, Alparslan; Semboller; Yaşam Ağacı RM Yayınları; İstanbul 2006     (s.352-353)
5- Semboller Ansiklopedisi, SALT, Alparslan; Semboller; Yaşam Ağacı RM Yayınları; İstanbul 2006     (s.354)
6- International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), December, 2015; 1: 1-14
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/253501 Saliha AĞAÇ1 , Menekşe SAKARYA2 1 Doç. Dr., Gazi Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Ankara, TÜRKIYE 2 Öğr. Gör., Niğde Üniversitesi, Bor Halil Zöhre Ataman Meslek Yüksekokulu, Niğde, TÜRKIYE